Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Tarım Projesi toplantısında çiftçilerle buluştu 15/11/2016

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Tarım Projesi toplantısında çiftçilerle buluştu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Milli Tarım Projesi"nin hayırlı olmasını dileyerek "Sadık yârimiz olan toprağa hak ettiği değeri vermezsek sadece kendimizin, kendi neslimizin değil, topyekûn insanlığın geleceğini tehdit altına sokmuş oluruz. Toprağa sırtını dönen insan en büyük ihaneti kendisine yapmış olur; çünkü Rabbim bizlere topraktan yaratıldığımızı ve yine toprağa döneceğimizi haber veriyor." diye konuştu.

Türkiye genelindeki çiftçiler, Milli Tarım Projesi kapsamında "Cumhurbaşkanımız ile Milli Tarım Buluşması" adlı programda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara'da bir araya geldiler.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen Milli Tarım Projesi buluşmasında yaptığı konuşmaya, misafirleri, salon ve salon dışında dev ekranlardan programı takip eden vatandaşları selamlayarak başladı.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından geliştirilerek uygulamaya sokulan "Milli Tarım Projesi"nin hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, Aşık Veysel'in "Dost, dost diye nicesine sarıldım / Benim sadık yârim kara topraktır / Beyhude dolandım, boşa yoruldum / Benim sadık yârim kara topraktır" dizelerini okuyarak, "Sadık yârimiz olan toprağa hak ettiği değeri vermezsek sadece kendimizin, kendi neslimizin değil, topyekûn insanlığın geleceğini tehdit altına sokmuş oluruz. Toprağa sırtını dönen insan en büyük ihaneti kendisine yapmış olur; çünkü Rabbim bizlere topraktan yaratıldığımızı ve yine toprağa döneceğimizi haber veriyor." diye konuştu.

Hazreti Adem'den bu yana insanoğlunun hayatta kalmasını ve gelişmesini sağlayan hususların başında tarım ve hayvancılıktaki başarısının geldiğini dile getiren Erdoğan, "Şayet insanoğlu tarımı ve hayvancılığı, daha doğrusu bunların endüstriyel üretimini beceremiyor olsaydı medeniyetler kuramazdı. Çünkü tarım ve hayvancılık, bu işle meşgul olan kişilerin ürünlerini sadece kendi şahsi ihtiyaçlarını karşılamak için değil tüm insanlığa sunmak için yürüttükleri faaliyetlerdir. Hayatımızı sürdürmek için ihtiyaç duyduğumuz ürünlerin, hizmetlerin belli meslek grupları tarafından yürütülmesi, bizlere başka alanlara yönelme ve oralarda derinleşme imkânını sağladı. Tarım konusu diğer tüm işlerden farklı olarak insanlığın varlığını sürdürebilmesi için olmazsa olmazdır." değerlendirmesinde bulundu.

"Milli Tarım Projesine hep birlikte sahip çıkmalıyız"

Bu hususları tekrarlamasının sebebinin Türkiye'de tarım ve hayvancılığın geliştirilmesi konusundaki projelerin önemine dikkati çekmek olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce Başbakan Binali Yıldırım'ın vatandaşlarla paylaştığı "Milli Tarım Projesi"nin her türlü takdiri ve desteği hak ettiğinin altını çizdi.

Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Havza Bazlı Üretimi Destekleme ve Hayvancılıkta Yerli Üretimi Destekleme adıyla iki başlık altında hayata geçirilmekte olan bu projeye hep birlikte sahip çıkmalıyız. Anadolu, dünyanın en kadim tarım ve hayvancılık coğrafyası olmasına rağmen maalesef bugün her iki konuda da olmamız gereken yerin epeyce uzağındayız. Topraklarımız var ama doğru planlama yaparak, yeterli teknik destek sağlayarak hakkıyla değerlendiremiyoruz. Meralarımız var ama et fiyatları almış başını gidiyor, ihtiyacımızı karşılayabilmek için ithalat yapmak zorunda kalıyoruz. Bu kabul edilebilir bir manzara değildir. Özellikle topraklarımız noktasında, şu azotlu gübreyle topraklarımızı mahvettik ve topraklarımız suyla buluştuğu zaman ne yazık ki çamur olup, akıp gidiyor. Doğallıktan uzak, tüm hastalıkların temelinde de ne yatıyor? O gübreleme yatıyor."

Bu reformla birlikte Türkiye'nin doğal gübreye dönmek durumunda olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Doğal gübreye dönerken de yapmamız gereken işlerin başında bana göre hani bu 'çöp atıkları' diyoruz ya bunları biz kompost gübreye çevirmek suretiyle gübrelemede rahatlıkla kullanabiliriz ve bunları kullanmak suretiyle de bu kimyevi azotun tehdidinden bütün bu tarımsal gıdalarımızı kurtarabiliriz, bunun üzerinde çalışmamızda büyük fayda var diye düşünüyorum. Şu anda sadece 30 büyükşehir belediyesi bu konularla ilgili adımını atsa, kompost gübre üretimini şu anda hızlandırsa buradan çok büyük nimet elde ederiz ve bunları biz kendimiz üretiriz." diye konuştu. 

"Milli Tarım Projesi ile sorunlarımızın çözümünde önemli bir adım atmış olacağız"

Türkiye'nin ithalatı ve ihracatının 4 kat artarken tarımsal ürünlerde ihracat artışının bu rakamın altında kaldığını ama ithalat artışının bunun üzerine çıktığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Tabii ki bugün tarımsal hasılada Avrupa'da bir numara olmamız, gerçek potansiyelimizi kullanabildiğimiz anlamına gelmiyor. Bölgesini ve hatta tüm dünyayı doyuruyor olması gereken Türkiye'nin gıda ve et ithalatı yapıyor olması ortada bir sorun olduğunun ifadesidir. İnşallah, Milli Tarım Projesi ile bu sorunların çözümü konusunda önemli bir adım atmış oluyoruz. Ülke olarak aslında imkânlarımız yeterli olduğu halde plansız programsız iş yapılması sebebiyle sık sık karşılaştığımız arz açığı veya arz fazlası... Yeni destekleme modeliyle bu sıkıntının geride bırakılacağına inanıyorum. Aynı şekilde hayvancılıkta illerimize ve hayvan türlerine göre belirlenen teşvik modelinin de, fiyatların dengelenmesi ve ithalatın önlenmesi noktasında beklentilerimizi karşılayacağımıza da bu noktada inanıyorum ve bunu temenni ediyorum.

Enflasyon hedeflerimize ulaşamamamızın en önemli sebebi gıda fiyatlarıdır. Enflasyon rakamları açıklandığı zaman, domates, biber bunlar söylendiği zaman gerçekten ağırıma gidiyor. Biz bu noktada domatesten, biberden dolayı enflasyonda olumsuz etkilenmememiz gerekir. Bunu rahatlıkla aşmamız gerekir. Bu topraklar, bu kadar verimli, bereketli olacak ve biz hala enflasyonda domates, biber, bunların fiyatından dolayı enflasyonda sıkıntı yaşayacağız. Olmaz. Bunu aşacağız."

"Envaiçeşit peynir üreteceğiz ve dünyaya pazarlayacağız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sebzede çeşitlerin de çok artması gerektiğini bildirdi. "19 tane sebze çeşidi nedir?" sorusunu yönelten Erdoğan, bunu artıracaklarını belirtti.

Bu topraklardan daha çok sebze üretileceğine işaret eden Erdoğan, "Bunları artırmamız lazım. Meyve çeşitlerimizi artırmamız lazım. Ne ararsan bulunur, derde devadan gayrı değil ha, derde deva. İnşallah bu olacak." dedi.

"Adamlara gidiyorsun bakıyorsun masaya peynirlerin envaiçeşidini getiriyorlar. Bizde niye olmuyor? Bacılarım bizde de olur mu? İstediğimiz peyniri yapar mıyız?" diye soran Erdoğan, "Yaparız. Bunların çeşidini artıracağız. Envaiçeşit peynir üreteceğiz ve ondan sonra da dünyaya pazarlayacağız." ifadesini kullandı.

Osmanlı'yı yıllarca güçlü bir şekilde ayakta tutan unsurlardan birinin de halkın bol ve hesaplı gıdaya erişimini sağlayacak iaşecilik sistemi olduğunu, Osmanlı'nın bunu başardığını vurgulayan Erdoğan, "Bizim de günümüz şartlarına uygun bir anlayışla vatandaşımızın gıda konusunda eksiklik yaşamasının önüne geçecek, fiyatları dengede tutacak bir sistemi kurmamız gerekiyor." diye konuştu.

Başbakan Binali Yıldırım'ın konuşmasında teşvikleri açıkladığına değinen Erdoğan, "Şimdi böyle teşvikler olduğuna göre bundan sonra ne kalıyor? Çalışmak." dedi.

"Biz, sadece Allah'ın huzurunda rükûda eğiliriz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu görüşlere yer verdi:

"Peygamberlerin mesleği olan çiftçiliği ve çobanlığı teknolojinin tüm imkânları ile destekleyerek doğru planlama ile yönlendirme ile bilgilendirme ile teşvik ederek ülkemizde hak ettikleri konuma getirmeliyiz.

Çobanlık deyip hafife almayın. Alan alsın. Çobanlığın felsefesini anlamayan, onun psikolojisini yaşamayan insan yönetemez. Ben de bir çobanım. Sevgililer sevgilisi hadis-i şerifte şöyle buyuruyor; 'Hepiniz çobansınız, hepiniz güttüklerinizden mes'ulsünüz.' Mesele bu. Bunu anlayan anlar, anlamayan anlamaz. Anlamayanların geldiği durum belli zaten. Biz işimize bakalım."

Erdoğan, salondaki vatandaşların sloganları üzerine, "Bize eğilmek yaraşmaz. Biz, sadece Allah'ın huzurunda rükuda eğiliriz, başka hiçbir yerde hiçbir gücün karşısında eğilmeyiz." dedi.

"Gönül köprüleri kurmanın çabası içindeyiz"

Tohumun toprağa düşmeden can bulmadığını anlatan Erdoğan, toprağa düşen tohumdan kaliteli ürün için gübresinden suyuna kadar tüm ihtiyaçlarını karşılamak gerektiğini vurguladı.

Aynı sürecin devletlerin, milletlerin hayatlarında da geçerli olduğunun altını çizen Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Anadolu Selçuklu, Büyük Selçuklu'nun Sultan Alparslan ile bu topraklara attığı tohumların üzerine inşa edilmiştir. Osmanlı, Anadolu Selçuklu'nun bu topraklarda besleyip güçlendirdiği tohumların izi takip edilerek kurulmuş bir devlettir. Cumhuriyet de Osmanlı'nın geniş bir coğrafyaya yaydığı zengin tohum varlığından elimizde kalan bakiye üzerinde vücut bulmuştur.

Ecdadımız her dönemde gittiği her yerde toprağın altını bereketli kılmanın, üzerini de mamur etmenin çabası içinde olmuştur. Bu şekilde geniş bir coğrafyada atılan o sevgi, dostluk, kardeşlik tohumları aradan asırlar geçse de canlılığını sürdürmektedir. Sadece biraz suya, biraz gübreye, biraz emeğe velhasıl sevgi, dostluk, kardeşlik tohumlarının yeniden yeşertilmesine ihtiyaç vardır. Biz 14 yıldır Balkanlar'dan Orta Asya'ya Kuzey Afrika'dan Ortadoğu'ya kadar kadim tarihi ve kültürel bağlarımızın olduğu her yerde işte bu anlayışla gönül köprüleri kurmanın çabası içindeyiz."

Belarus'ta Minsk Camii'nin açılışını yaptıklarını aktaran Erdoğan, "Eksi 8 derecede. Oradaki kardeşlerimizle kucaklaştık. Ülke yetkilileri ile resmi temaslarda bulunduk. Hamdolsun, tarihinde asla sömürgecilik utancı bulunmayan bir millet olarak gittiğimiz her yerdeki kardeşlerimize gücümüzün yettiğince yardım elimizi uzatıyor, birlikte kazanabileceğimiz projeler teklif ediyoruz." diye konuştu.

Türkiye'nin içinde de birliği, beraberliği güçlendirecek adımları attıklarına işaret eden Erdoğan, bunun için her türlü riski göze aldıklarını, her türlü fedakârlığı yaptıklarını bildirdi.

Erdoğan, şunları kaydetti:

"Biz hem kendimiz hem de tüm mağdurlar ve mazlumlar için bu gayretleri gösterirken birileri de ısrarla ülkemizi terörün, çatışmanın istikrarsızlığın ateşi ile yakmak için uğraşıyor. Terör örgütlerinin her biri, başka bir koldan ama aynı amaç için saldırıyor. Kimi silahı ile kimi fitnesi ile kimi propaganda gücü ile ülkemize verebilecekleri en büyük zararı vermeye çalışıyor. Her birinin arkasında farklı güçlerin, farklı ülkelerin silüetleri olduğunu elbette biliyoruz. Tabii masa başında bu hesapları yapanlar milletimizi tanımadıkları için başka yerlerde tıkır tıkır işleyen planlarının Türkiye'de niçin boşa çıktığını anlayamıyorlar. Bilmiyorlar ki bu millet, aziz bir millet. Bilmiyorlar ki bu millet yüce bir millet. Bilmiyorlar ki bu millet tarihiyle, kültürüyle, dirayetiyle, cesaretiyle, kahramanlığıyla farklı bir millet. Türkiye'yi devletlerden bir devlet sananlara, Türk milletini milletlerden bir millet gibi görenlere yanıldıklarını en son 15 Temmuz'da hep birlikte bir kez daha ispatladık."​