Örgütlenerek zenginleşeceğiz 19/10/2015


Örgütlenerek zenginleşeceğiz
Tarım Reformu Genel Müdürü Gürsel Küsek, örgütlü tarım toplum ile Gayrı Safi Milli Hasıla’nın iki kat artacağına, küçük üreticinin gelirinin ise 15 katına çıkacağına dikkat çekti
Tarımsal alanda örgütlenmenin en çok desteklendiği ve toplulaştırma ve bilgi kayıt sistemi gibi önemli projelerin yaşama geçirildiği dönemde T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nda Genel Müdürlük görevini yürüten Gürsel Küsek, Tarım Koop Gazetesi'ne verdiği demeçte Türkiye tarımının fotoğrafını çekti. Küsek, sorunları ve çözüm yollarını sırladığı röportajında yaşanan kayıpların altını çizdi.

TÜRK ÇİFTÇİSİNİN BAŞARISI
Türkiye olarak birim üretim noktasında dünyayı yakaladık. Hatta mısırda ve pamukta daha fazla verim alıyoruz. Türkiye, tarım alanında yaptığı uygulamalar neticesinde sonucunu alıyor. Bitkisel ya da hayvansal üretimleri yetiştirme teknikleri uygulama düzeyini belirli bir yere getirdik. Türkiye, bunun sonucunu da alıyor. Türkiye, Gayri Safi Milli Hasıla'da Avrupa 4'üncüsü iken, bugün 1'inci sırada. Dünya 11'incisi iken, bugün 7'ncisi durumunda. Bu başarı Türk çiftçisinin başarısıdır. Türkiye bu noktaya Türk çiftçisinin ürettikleri ile geldi. Ancak Türkiye tarımının 6 önemli sorunu var.

ALT YAPI VE SULAMA SORUNU
Birincisi; alt yapı sorunlarımız devam ediyor. Parsellerimiz şekil olarak tarımsal mekanizasyona, sulamaya uygun değil. Tarla seviyesinden daha aşağıda çukur alanlar var. Özellikle sulanan alanlarda tarladan kaçan sular oraya doluyor ve bir kaç traktör gidip geldiğinde artık ulaşılamaz hale geliyor. Tarım arazilerinin Doğu'da sulanabilirliği yüzde 55 iken sudan yararlanma oranı sadece yüzde 10. Sulamadan dolayı ciddi bir kaybımız var.

MİRAS YASASI BÖLÜNMENİN ÖNÜNE GEÇTİ
Tüm bunun yanında bir de mülkiyette ciddi problemler var. Bir baba öldüğünde 4 çocuk ve 4 parseli varsa; her parsel için çocuklara dörtte bir hisse düşüyor. Bu da tarım arazilerinin bölünmesine, verimliliğinin azalmasına neden oluyordu. Türkiye’ye kadastro ilk olarak 1950 yılında geldiğinde, herkes saygıdan dedesinin adını yazdırmış. O gün için 3 kuşak, o günden bugüne de 3 kuşak gelse... Her kuşakta 6 çocuk olduğunu farz etsek; o günden bugüne çarpılarak bölünüyor. Bugüne geldiğinizde nefes alamıyorsunuz artık. Bir parselde 4 yüz kişi hissedar, metrekareler üzerine hisse düşmüş bir tablo çıkıyor. Bu şartlar altında ekonomik tarım yapma ihtimaliniz yok. Tarım arazileri üzerinde 40 milyon hissedar var. Biz biliyoruz ki bu tarım arazilerinin kullanan, işleyen kişi sayısı 3 milyon. 37 milyon sadece tapu hissedarı var. Böyle olunca çiftçi kendisinin olmayan bir araziyi kullanıyor, bu da her konuda sorun çıkartıyor. Bunun adı tarımsal bünye bozukluğu. Çiftçi 100 dönüm arazi işliyor ama üstüne kayıtlı olmadığı için destek alamıyor. Verimliliği yok ediyor. Yeni çıkardığımız miras yasası büyük oranda bunu önlüyor. Öncelikle bölünmeleri durdurdu. Parça parça satışları durdurdu. Tarım arazilerinin bölünmesine izin vermiyoruz. Nitekim, parsellerin ufak olması nedeniyle yıllık 15 milyar kaybımız var.

HESAPLANMAYAN ÜRÜN TARLADA KALIYOR
Pazarlamada ciddi sorunlar var. Türkiye'de 3 milyon çiftçi, 30 milyon parsele hiç bir organizasyon olmadan, rastgele ürününü belirleyip ekiyor. Örnek vermek gerekirse; bir bölgede bir yıl domates ekiliyor ve o domates kapış kapış gidiyorsa, ertesi yıl o bölgenin tamamı o domatesi ekiyor. O kadar çok domatesin tüketilme ihtimali olmadığından, ürün tarlada kalıyor. Arz-talep dengesi kurulamıyor. Bu şekilde yılık 20 milyarlık ürün ya hallerde ya da tarlada çürüyor. 30 milyon bağımsız karar sonucu oluşan üretim miktarının pazarla eşit olma ihtimali sıfır.

DEĞER ZİNCİRİ YARATILMALI
Buğday ektiğiniz zaman dönüme 100 lira kazanıyorsunuz ama orada değer zinciri yaratsanız 2 bin 500 TL kazanacaksınız. Bunu yapamıyoruz, burada da çok büyük kaybımız var. Bir köy düşünelim, sadece buğday ekerse 100 lira kazanıyor. Bu insanlar bir araya gelse silo kurarsa yüzde 20 daha fazla kazanıyor. Un yaparsa yüzde 20’nin üzerine yüzde 30 daha fazla kazanıyor. Yufka yaparsa kazancı 8 kat artıyor, kendi dağıtırsa 15 kat artıyor. Buğday yetiştiren köylü yufka yapıp son alıcıya ulaştığında 15 kat daha fazla kazanıyor.

SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ ÖRGÜTLENMEDE
Sorunlar; pazarlama, sulama, altyapı, değer zinciri yaratma, krediye erişim ve ürün planlaması. Bu 6 madde için devlet istediği kadar yatırım yapsın, istediği kadar yasa çıkarsın yine de örgütlenme olmadan çözülmez. Önümüzdeki 30 yıl Türkiye tarım sektöründe örgütlenme yılı olacak. İlk olarak insanların gönüllü olarak bir araya gelip bölgesel olarak kurdukları kooperatifler var. Bir de zorunluluktan bir araya gelinerek oluşturulan örgütlenmeler var. Arz ve talebin belirlenmesi için bölgelerde üretici birlikleri olmalı ve üreticiler bu birliklere kaydolmalı. Üreticiler, bu birliklere ekecekleri ürün ile ilgili başvuru yapmalı. Hal kayıt sisteminden de tüketim belirlenmeli. Bu durumda üretim de tüketim de belirlenerek örgüt üyelerine ihtiyaç olan ürün ve miktarı aktarılabilir. Böylece sebze ve meyvelerin fazlalığı engellenebilir. Bu doğal örgütlenmeyi kooperatifler de üstlenebilir, kooperatiflerden ayrı bir oluşum da yaratılabilir. Bakanlık olarak bizim görevimiz bu örgütleri teşvik etmek ve desteklemek.

GAYRI SAFİ MİLLİ HASILA'NIN 2 KATINA ÇIKACAĞINA İNANIYORUM
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yapması gerekenleri yapıyor. Yapısal sorunları tek başına çözme olanağı yok. Türkiye’nin tarım alanında veteriner hekimler ve ziraat mühendisleri kadar sosyal alanda çalışan organizasyon ve örgütlenme bilen uzmanlara ihtiyacı var. Doğru örgütlenme ile Türkiye'de şu anda 62 milyar dolar kadar olan Gayrı Safi Milli Hasıla'nın 2 katına çıkacağına inanıyorum. Az önce belirttiğimiz 6 önemli problemin çözümü örgütlenmeden geçiyor. Örgütlenme sistemi için de kayıt sistemlerinin tamamlanması gerekiyor. Bu alanda Tarım Sektörü Entegre Yönetim Bilgi Sistemi(Tarsey)'ni kurduk. Bu sistem altyapı probleminin çözümünde hem örgütlere hem çiftçiye hem de bankalara ihtiyacı olan tüm bilgileri sunuyor olacak. Bu bilgiler kullanılarak etkin bir tarım sektörü yönetimi sağlanabilecek. Burada örgütlerin sistem içerisinde olması çok önemli. Böylelikle örgütlerin faaliyetleri izlenebilir kayıt altında olacağından bu üyelerin güveni ve şeffaflık da artacaktır. Şu anda örgütlenen kitlelerin finansal erişiminin altyapısını bakanlıklar karşılıyor. Diyelim ki köye bir un fabrikası yapılacak, yüzde 50'sini biz hibe veriyoruz, geriye kalanını da Ziraat Bankası'ndan kredi alabiliyor. Değer zincirine girdiği anda firmalar üreticiyi buluyor. Kişilerin tek başına yapamadıkları işi örgütlenerek yapmaları çok önemli. Devlet olarak, kooperatiflerin tesis kurmalarını destekliyoruz.

TÜRKİYE, ROL MODEL OLACAK
Bakanlık olarak, 'Çiftçi Kayıt Bilgi Sistemi'nin olarak ilk etapta altyapı ayağını tamamlamak için elimizden geleni yapıyoruz. Çalışma grubu oluşturacağız. 50 kooperatifte denemelerimiz devam ediyor. Bakanlık olarak yazılımı tamamladık. Kooperatiflere bilgisayar desteği vermek gibi düşüncemiz var. İkinci boyutu ise eğitim. Eğitim çalışmaları düzenleyeceğiz. Kooperatifte ilgili kişilere bu yazılımı nasıl kullanacaklarını, elde edilen verileri nasıl birlikte değerlendireceğimizi anlatacağız.
Gelişmiş ülkelerde sözleşmeli tarım olduğu için böyle bir yazılıma ihtiyaç duyulmamış. Yetiştirici ürününü sözleşmeden üretmiyor. Üst düzeyde bir kümelenme var. Bizde işletmelerde bağımsız bir dengesizlik var. Ancak gelişmekte olan ülkeler için Türkiye rol model olacak. Tanıtım toplantımıza 6 ülkeden üst düzey katılım gerçekleşti. Bakanlığımız tarafından yapılan yazılımı ülkelerine ithal etmek istiyorlar. Ayrıca gelişmiş ülkelerde ilgili kurumlar da çalışmaları yakından takip ediyor. Bu proje birçok ülke için esin kaynağı olacaktır.